
Posts Tagged ‘Türk’
- Türk Bilim Adamları içinde
- 1 Comment
Hayatı Prof.Dr.Fuat Sezgin 24 Ekim 1924’te Bitlis’te doğdu. 1943-1951 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü’nde İslami Bilimler ve Orientalistik alanında öncü bir yere sahip olan Alman orientalist Hellmut Ritter (1892 – 1971)’in yanında öğrenim gördü. Hocasının, bilimlerin temelinin İslam bilimlerine dayandığını söylemesiyle bu alana yöneldi. 1954’te Arap Dili ve Edebiyatı bölümünde Buhari’nin Kaynakları adlı doktora tezini tamamladı. Bu teziyle o, hadis kaynağı olarak İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan Buhari (810-870)’nin biraraya getirdiği hadislerde bilinegeldiğinin aksine sözlü kaynaklara değil İslam’ın erken dönemine, hatta 7. yüzyıla kadar geri giden yazılı kaynaklara dayandığı tezini ortaya attı. Bu tez Avrupa merkezli orientalist çevrelerde hala tartışılmaktadır. 1954 yılında İslam Araştırmaları Enstitüsü’nde doçent oldu. Burada Zeki Velidi Togan ile çalıştı(izafet.Com)
İslam Bilim Teknoloji Tarihi Müzesiİstanbul Büyükşehir Belediyesi dünyanın ilk “İslam Bilim Teknoloji Tarihi Müzesi”ni Gülhane Parkı’nda kurdu. Kendi türünde dünyada bir ilk olan İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi, İslam kültür çevresinin bilim dünyasına ve modern bilimin oluşumuna katkıları hakkında genel bir bakış sunacak.
hayatı, Avrupada yaşadıkları, bilim tarihindeki düzeltmeleri
Yazının devamını oku »
Mimar Sinan Koca Sinan
Posted Nisan 4, 2009
on:- Matematik | Türk Bilim Adamları içinde
- 6 Comments
Günümüzde Mimar Sinan adıyla anılan Sinan bin Abdülmennan, on yedi yıl yeniçeri olarak çalıştıktan sonra 1538 yılında baş mimarlığa atanmış ve ölünceye kadar elli yıl kesintisiz bu makamda kalmıştır. Kanuni Sultan Süleyman, II.Selim ve III. Murad’ın saltanat dönemlerinde hakim olan Osmanlı klasik mimari üslubu ile adi özdeşleşmiş olan Sinan, dünya yapı sanatının en büyük ustalarından biridir. Çağdaşları ona saygı ile “Koca Sinan” diyorlardı. Avrupa’dan
esen Barok rüzgârları onun bıraktığı izleri dağıtıncaya kadar yüzlerce Osmanlı mimarı, gösterdiği yolda yürüdü. Günümüzde, Mimar Sinan Türk kültürünün başlıca simgelerinden biri sayılmaktadır.
Eserlerin Panaromik(Geniş açılı fotoğraflara da bu siteden ulaşabilirsiniz.
Mimar Sinanın eserleri için hazırlanmış Gezi haritası da bedava temin edinilebilir..
Sinan, çocukluğunda Ağırnas’tan devşirme Yazının devamını oku »
Takiyüddin el Rasıd(rasathane)
Posted Nisan 4, 2009
on:- Astronomi | Türk Bilim Adamları içinde
- Yorum Yapın

Tyco Brahe, Copernicus’un Güneş merkezli gezegenler görüşünü destekleyenlerden bir noktada ayrılıyordu. Brahe’ye göre, Dünya hareketsizdi ve Güneş’le Ay Dünya’nın etrafında, gezegenler de Güneş’in etrafında dönüyorlardı. Brahe kendi gözlemevinde kullandığı, döneminin en gelişmiş aletleriyle duyarlı gözlemler yaparak gökcisimlerinin koordinatlarını saptamakla kalmadı, nova ve kuyruklu yıldızları da gözledi. O’nun yaptığı gözlemler ve elde ettiği bulgular, Kepler’in ünlü kanunlarını geliştirmesine ve günümüzün Güneş Sistemi modelini kurgulamasına neden oldu. Brahe, 1563 yılında Jüpiter ve Satürn kavuşum gözlemelerini içeren Tabulae Prutenicae adlı kataloğunu yayınladı. 1577 yılında görülen kuyrukluyıldızı da inceledi ve Liber de Cometa adlı yapıtını yazdı.
Tyco Brahe, Copernicus sistemini reddetmesine ve astrolojiye inanmasına karşın 16. yüzyılın en önemli gökbilimcilerinden biri olarak kabul edilir. Brahe’nin kurduğu rasathane, rasathanesinde kullandığı ölçüm araçları ve yaptığı ölçümler bilim tarihi açısından son derece önemlidir. Çünkü, Tyco Brahe Hveen adasındaki çalışmalarını sürdürürken, çağdaşı bir gökbilimci de İstanbul’da çalışmalarını sürdürmekteydi.
1521 yılında Şam’da doğan Takiyyüddin, Yazının devamını oku »
İbn-i Sina Avicenna
Posted Nisan 1, 2009
on:- Türk Bilim Adamları | Tıp içinde
- 1 Comment
Büyük Türk bilginidir. Ailesi Belh’ten gelerek Buhara’ya yerleşmişti. İbni Sinâ, babası Abdullah, maliyeye ait bir görevle Afşan’dayken orada doğdu. Olağanüstü bir zekâ sahibi olduğu için daha 10 yaşındayken Kur‘an-ı Kerim’i ezberledi. 18 yaşında çağının bütün ilimlerini öğrendi. 57 yaşındayken Hemedan’da öldüğü zaman 150’den fazla eser bıraktı. Eserleri Latince’ye ve Almanca’ya çevrilmiş, tıp, kimya ve felsefe alanında Avrupa’ya ışık vermiştir. Onu Latinler “Avicenna” adıyla anarlar ve eski Yunan bilgi ve felsefesinin aktarıcısı olarak görürler.
İbni Sinâ, daha çocukluğunda, çevresini hayrete düşüren bir zekâ ve hafıza örneği göstermiştir. Küçük yaşta çağının bütün, ilimlerini öğrenmişti. Gündüz ve gece okumakla vakit geçirir, mum ışığında saatlerce, çoğu zaman sabahlara kadar çalışırdı. Pek az uyurdu. Kafası öylesine doluydu ki, uyanık iken çözemediği bir takım meseleleri uykusunda çözer ve uyandığı zaman cevaplandırılmış bulurdu.Bir keresinde, Aristo metafiziğini inceliyordu. Defalarca okuduğu halde bir türlü esasını kavrayamamıştı. Buhara çarşısında gezerken sergide bir kitap gördü. Mezat tellâlı, bunu satın almasını, bu sayede birçok meseleyi kolayca halledebileceğini söyledi. Bir mezat tellâlının bildiği kitabı bilememek, İbni Sînâ’ya çok güç geldi. Onun okuma huyunu herkes öğrendiği için, bilhassa kitap satıcıları kendisini tanıyorlardı. İbni Sînâ, kendisine tavsiye edilen Fârabî’nin Aristo’ya ait şerhini satın aldı. Bir defa okumakla, o çözemediği noktaların büyük bir açıklığa kavuştuğunu gördü: “Şükür sana Yârabbi!” diye secdeye kapandı ve Fârabî’nin yolunda fukaralara sadaka dağıttı. Oysa, İbni Sinâ doğduğu zaman Fârabî otuz yaşındaydı ve bu olay geçtiği sırada da hayattaydı.
Buhara Emiri Nuh İbni Mansur’u ağır bir hastalıktan kurtardı ve bu yüzden de Samanoğulları sarayının kütüphenisinde çalışma iznini aldı. Bu sayede pek çok eseri elinin altında bulduğu için vaktini kitap okumak ve yazmakla geçirdi. Hükümdar öldüğü zaman o, henüz yirmi yaşındaydı ve Buhârâ’dan ayrılarak Harzem’e gitti: EI-Bîrûni gibi büyük bir şöhret ve değerin, onun çalışkanlığına, bilgisine değer vermesi, kendisini yanına kabul etmesi, beraber çalışması, hakkında kıskançlığa yol açtı. Bu yüzden takibata bile uğradı. Harzem’de barınamayarak yeniden yollara düştü. Şehirden şehre dolaşarak nihayet Hemedan’a kadar geldi ve orada kalmaya karar verdi.
İbni Sînâ, çoğu fizik, astronomi ve felsefeyle ilgili olarak 150 civarında eser yazmıştı. Yazının devamını oku »
Ord. Prof. Cahit Arf
Posted Ocak 18, 2009
on:- Matematik | Türk Bilim Adamları içinde
- Yorum Yapın
Kariyerlerini matematik, fizik, felsefe gibi toplum gözünde “ağır” ve “ulaşılmaz” olarak nitelenen bilim dallarında yapmış, dahası bu bilim dallarına “adanmış” durumdaki kişiler, genelde toplumca yine “ağır”, “ulaşılmaz” ve “yaşamın dışında” olarak nitelendiriliyorlar. Toplum bu kişilere saygının yanı sıra bir tür korku da besliyor. Ancak gerçek bilimsel kişiliğin, bilimsel düşüncenin gerektirdiği parlak bir zihin, analiz ve sentez alışkanlığı, hayal gücü ve yaratıcılıkla beslenerek ortay çıktığı düşünülecek olursa, “gerçek” bilimcilerin de yaşamın kendisiyle ne kadar iç içe, yaşamsal enerjiyle ne kadar dolu oldukları da yadsınamaz. Ülkemizin “gerçek” bir bilimcisi ve en büyük matematikçilerinden Cahit Arf da bu pırıl pırıl bilim insanlarının çarpıcı bir örneği…
Arf Invaryantı”, “Arf Halkaları” veya “Arf Teorisi” terimlerinin ifade ettikleri yalnızca matematik veya matematikten soyutlanamayacak bilim dallarının uzmanlarınca anlaşılıyor olabilir. Bilimin evrensel olduğu ve bilimsel bir adımın tek bir insana, tek bir ülkeye mal edilemeyeceği gerçeğini bilmekle beraber dünya literatürüne yaratıcılarının adıyla geçmiş bu terimler bile içeriklerini anlamasak da matematikçimiz, bilimcimiz Cahit Arf’la gurur duymamız için yeterli. Ama bunun ötesi de var…
1910’da Selanik’te doğmuş Cahit Arf. Balkan savaşının Yazının devamını oku »